Geçtiğimiz ay Güney Amerikaya ve önceki hafta Rusyaya müşteri ziyaretlerinde bulunan ihracat müdürümüz Ulaş Derun ile kısa bir söyleşi yaptık.
Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? İnterlab’da çalışmaya nasıl başladınız?
İş hayatıma 1995 yılında üniversite ikinci sınıftayken kendi işimizde başladım. Kendi işimizle alakalı olarak ihracat operasyonlarına sıfırdan başlamış oldum. Bahsettiğim işimiz 2003 civarı sona erdi. 2005 yılında İnterlab’da çalışmaya başladım, 2005 yılından beri de çalışıyorum. 2010 yılından itibaren de ihracat müdürü olarak görev yapıyorum.
İnterlab ihracat departmanından ve ihracat faaliyetlerimizden bahseder misiniz?
Dört kişilik bir ekibimiz var, ben de dahil olmak üzere. Yaklaşık 68 ülkeye hizmet ediyoruz. Çoğu ülkede distribütörlük bazında çalışıyoruz, bazı ülkelerde de birden fazla müşterimiz olabiliyor. Tüm dünyada 100 kadar müşterimiz var.
2015 yılı laboratuvar sarf ürünleri ve cihazları piyasası için nasıl geçiyor?
Öncelikle 2015 yılında çok güçlü bir kataloğumuz oldu, herkes tarafından çok beğeniliyor ve takdirle karşılanıyor. Zaten kataloğumuzla ilgili Yönetim Kurulu Başkanı’mız Faruk Kutay çok ciddi çalışmalar yaptı, el emeği göz nuru bir katalog oluştu. Nereye gittiysem, daha doğrusu kataloğumuzu nereye gönderdiysek, her yerden kataloğumuzla ilgili çok olumlu dönüşler oldu, çok beğenildi. Eskiden bir laboratuvarın %80-85’ini kapsayan bir ürün portföyümüz varken, şimdi %95’ini kapsayan geniş bir kataloğumuz oldu. İnşallah da bunun karşılığını almaya başlayacağız, hatta başladık bile. Bu sebeple güzel satışlar bekliyoruz.
Geçtiğimiz ay Güney Amerika’ya gittiniz. Bu geniş kapsamlı seyahatinizde hangi ülkeleri ziyaret ettiniz? Biraz bahseder misiniz?
Yaklaşık bir ay önce Güney Amerika turu yaptım. Sırasıyla Paraguay, Şili, Peru ve Meksika’ya ziyaretlerim oldu. Peru ve Paraguay; Meksika ve Şili ile kıyaslandığında daha az gelişmiş ülkeler. Ama hepsinde de çok güzel geri bildirimler aldım. Öncelikle Isolab markasının temsilcisinin onları orada ziyaret etmelerinden çok memnun kalıyorlar. Yıllardır bizim distribütörlüğümüzü yapan firmalar bunlar, yıllardır bizim ürünlerimizi satıyorlar. O yüzden çok memnun kaldılar. Güzel bir ziyaret oldu.
Rusya’ya da gittiniz?
Rusya’ya da geçen hafta gittim. Orada bir Fuar da vardı. Fuara gelen son kullanıcılarla iletişim kurmuş olduk, onlar da orada bir Isolab temsilcisi görmekten gayet mutlu oluyorlar.
Hangi fuar vardı?
Analitika Expo 2015. Moskova’da. Birebir, distribütörümüzün katıldığı bir fuar. Ben de Isolab’ı temsilen, firmamızı temsilen yanlarında bulundum. Tabi bu onlar için ciddi bir güç de oluyor. Güzel bir fuar süreci yaşadık. Oldukça yoğundu. Günde en az 200 katalog dağıtımı yaptık. Gayet başarılı bir fuar süreciydi.
Güney Amerika’da Isolab nasıl tanınıyor?
Güney Amerika’da Isolab, bir Alman markası olarak tabii ki çok ciddi bir şekilde tanınıyor. Yıllardır da bu bölgede satılıyor bizim ürünlerimiz. Bu ülkeler Amerika Birleşik Devletleri’ne yakın olmalarından, Amerikan markaları çok daha rahat satılabiliyor, ancak Alman kalitesi onlar için önemli bir değer. Çin ve Hindistan malları orada da pazara girmeye çalışıyor, ama şöyle bir gerçek var: o ülkelerdeki insanlar gerçekten bilinçli insanlar. Bir Alman markasının farkını bilebiliyorlar. Daha önce kullanıp kötü deneyimler edindikleri ürünleri bir daha kullanmayan insanlar. Bizim markamızı bu sebepten gayet iyi tanıyorlar.
Rusya’da Isolab nasıl tanınıyor peki?
Rusya Avrupa’ya daha yakın olduğu için, çok daha iyi tanıyor bizim ürünlerimizi. Hemen hemen aynı şeyleri söyleyebilirim. Firma olarak şöyle bir özelliğimiz var ve bu bütün dünyada geçerli bir ilkemiz. Biz her zaman ürünlerimizin arkasındayız, birinci önceliğimiz hep "kalite". Oldu da, bir sıkıntı yaşandığı zaman hep ürünlerimizin arkasında durduğumuz için ve müşteriyi mağdur etmeden, herhangi bir problem yaşandığında çözüm bulduğumuz için çok memnunlar. Bir Avrupalı olarak, bir Avrupa markasından beklediklerini yerine getirdiğimiz için mutlular.
Ziyaretleriniz sırasında başınıza gelen, bize anlatabileceğiniz enteresan bir olay yaşadınız mı?
Enteresan bir hikaye ne diyebilirim, bir düşüneyim?.. Bavulumun kaybolmasını söyleyebilirim. Bizim için belki enteresan olabilir ama, bavulum Brezilya’dan Paraguay’a geçerken kayboldu. Ama o bölgedeki insanlar kesinlikle enteresan bir olaymış gibi karşılamadılar. Alışılmış bir durum… Niye diyeceksiniz. Bir Brezilya hava yolu firması, gayet normal diyorlar. Kaybolur ama, eninde sonunda bulunur dediler. Bir gün sonra da bulundu. Tabi seyahatin başında kaybolması insanı bir şoka sokuyor, tedirgin ediyor. Önünüzde 15 gün var ve ilk günden bavul kayboluyor. Ama bir gün sonra gelmesi, kaybedip sonra tekrar kavuşmanın mutluluğu ile benim için enteresan bir hikaye oldu.
Sohbetiniz için teşekkür ederiz.
Rica ederim.